bumerang

Bumerang - Yazarkafe

11 Mayıs 2012 Cuma

Kediler ve yaşam

Üzerine bilen, bilmeyen herkesin konuştuğu bir konudur kediler ve evde kediler ile yaşam. Çocukluğundan beri kedilerle birlikte yaşayan bir kişi olarak öncelikle şunu belirtmek isterim ki, kedi veya herhangi bir hayvanı beslemek ve sevmek, insanın içindeki öz sevgi kaynağına ulaşmayı mümkün kılıyor. İçimdeki merhamete ve o sonsuz sevgi kaynağına şu ana dek sadece çok sevdiğim hayvanlar ile ulaşabildim.
Hamile kalmadan önce iki tane sokak kedisini evimize almıştık. O kadar ufaklardı ki geldiklerinde, Concon kızımız 1 ayını bile doldurmamıştı; Çiko beyimiz ise, ancak iki aylıktı. Çiko'yu ben bulup eve getirdim, Concon'u ise eşim bulup eve getirdi.
Çiko bir ağacın tepesinde sabaha kadar miyavlamıştı ve ben o günün akşamında onun bağırdığı ağacın oralardan geçerken önüme atlayıp türlü oyunlar yaptı. O kadar tatlı bir sarman tekirdi ki, dünya umurunda değildi. Hemen yanında akan E-5 ise, hiç mi hiç umurunda değildi. Yani, oynadığı çam kozalağı yola kaçsa, oyun oynadığı için gözü hiçbir şey görmeyen Çiko o kozalağın arkasından E-5'e atlayabilirdi. Bütün bunları düşünen ben, onu öylece orada bırakamadım ve onu veterinere götürmek üzere kucağıma alırken hemen ağacın bulunduğu yerdeki inşaat halindeki metro istasyonunun gece bekçisi yanıma geldi. "Abla" dedi "Bütün gece bağırdı bu hayvancağız, bende Allah'a yalvardım bir hayvansever gelse de alsa diye" demez mi... Hayatımda karşılaştığım en tuhaf olaylardan biriydi bu diyalog... Çünkü çok kedi görmüşümdür yolda ama herhangi birisini eve almaya bir türlü cesaret edememişimdir. Şimdi Çiko karşımdaydı ve ben güvenlik görevlisinden önce onu almaya zaten karar vermiştim. Bunun bir tesadüften çok daha öte olduğuna inanmışımdır hep... Zaten Çiko'mun alnında çok belirgin Hz. Muhammed Efendimiz'in isminin ilk harfi "Mim" harfini görebilirsiniz; tüm tekirlerde olduğu gibi...
Concon ise, eşimin arabasının altına sinmiş ve bütün gün çıkmamış. Eşim beslemeye çalışmış ama koyduğu yemeklerin hiçbirini yememiş ve en sonunda eşim, bu hayvancağız herhalde benimle gelmek istiyor diyerek almış. Eve o kadar kocaman bir kutu içinde getirdi ki Concon'u hiç unutmuyorum. Bir 70 ekran televizyon  kutusu kadar kutunun içinden daha 1 ayı dolmamış, el kadar bir kedi çıkmıştı. Önce biraz kaygılandım, Çiko nasıl karşılar?, acaba anlaşabilirler mi merak içindeydim ama o kadar iyi dost oldular ki Allah'a şükür, sanki kardeş gibiydiler ve hala da öyleler... Sanki birbirlerine can yoldaşı oldular ve ben İnsan ırkında hiç bu kadar güzel bir çift görmedim:) O kadar romantik ve duyarlılar ki birbirlerine karşı, onları izlerken içiniz gidiyor...



Hayat onlarla öyle güzel ki, hamile kaldığımda bana "Kediler ne olacak?" diyenlere şaşkın gözlerle baktım. Maalesef Türkiye'de Avrupa'nın tersine, kedilerin zararlı olduğuna dair henüz kanıt gösterilemeyen bir kanaat var. Doktorlar dahi, "kedileri atın" diyebiliyor bu ülkede, emin olabilirsiniz çünkü bizzat benim başıma geldi. Kanıtlanmamış verilerin olduğu bir konu ile ilgili nasıl bu kadar net konuşabildiklerini ve daha doğrusu, nasıl bu kadar duyarsız olabildiklerini anlayabilmiş değilim.
Gerçek bir hayvan sever, bir canlıya ev sahipliği yaparken ona ölene kadar bakmayı kabul eder. Aksi bir yaklaşım aklına bile gelmez. Tabii bunu anlayabilmek için gerçek bir hayvan sever olmak şart. Ne yazık ki, "kedileri atın" diyen doktor dahil "kedileri ne yapacaksın?" diyen herkesi hayvan sever olmamak ile itham etmek zorundayım:( Her şeyi bırakın, sırf benim bir evladım olacak diye daha önce söz vermiş olduğum, sıcak bir ev ve yemek sunduğum hayvanları dışarı atmamı ya da bir başkasına vermemi isteyen herkese buradan bir sorum var: Siz evladınızı dışarı atar mısınız? "Yok artık ne alaka?!" diyenler olabilir ki olacaktır da, eşim de maalesef bu çoğunluğa dahil biri, ancak evet bir hayvan köpek, kedi, kuş, aslan, sincap, balık vs. fark etmez sizindir. Size emanettir ve size bağımlıdır. Tıpkı küçük bir bebeğin aciz kalıp anne ve babası olmadan yaşayamaması gibi... Siz bebeğinizi nasıl bir kenara atamayan, onun yalnız başına ne yapacağını düşünen ve bu durumdan korkan bir ebeveynseniz, aynı şekilde muhtaç durumda olan ev hayvanınızı eve alırken de aynı sorumluluğa sahip olmalısınız. Çünkü bir bebek ile aynı muhtaçlığa sahipler. Bir bebeğin gördüğü sevgiyi onlar da görmek istiyor. Sözün özü, nasıl bir çocuk sahibi olmaya karar veren biri, bir zamanlar sıcak evini açtığı köpeğini, kedisini başka birine verebiliyor ya da dışarı atabiliyor anlamış değilim. Umarım ömrüm boyunca da anlamam. Benim bebeğim olacak diye, daha önce evimi açtığım hiçbir hayvanı dışarı bırakmam. Onlar benim bir parçam ve dertlerimi, sevinçlerimi paylaşan en sıkı, sessiz, sadık dostlarım... Bunu böyle hissetmiyorsanız, sizden ricam lütfen evinize bir anlık hevesle hayvan almayın. Dediklerimde hemfikirseniz ve hayvan almak niyetindeyseniz, özellikle köpek alacaksanız, lütfen gidip bir barınaktan alın. Orada istediğiniz cins hayvanı bulabilir, üstelik para vermek zorunda da kalmazsınız.
Kızımın kedilerle çok iyi anlaşacağına, hatta evde iki kedinin olmasının ona farklı bir bakış açısı kazandıracağına, merhamet duygusunu erkenden tanımasını sağlayacağına ve daha da önemlisi empati yeteneğini geliştireceğine eminim. Bir ev hayvanının zarar vereceği görüşünün aksine, çok yararlı ve etkili olacağına inanıyorum. Hamileyken kedi beslemenin en korkulan yanı şudur: Toksoplazma... Konu hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler: http://www.mumcu.com/html/article.php?sid=399 adresine bir uğrasınlar ve yazıyı üşenmeden okusunlar derim.
Sözün özü, hayat hayvanlarla-bitkilerle yani Allah ne yarattıysa hepsiyle barışık olduğumuzda daha güzel... Yanlış bilgiler sonucu hareket etmek yerine işin doğrusunu öğrenmek de yarar var. Ne olur kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyelim, elimizin altında artık internet gibi sonsuz bir kaynak var. Onu kullanalım, doğrusunu öğrenelim, önyargılarımızı yıkalım:)))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Matruşka bebekler gibi miyiz?

Merhabalar Efendim, Önce başlıkta adı geçen Matruşka ne demekmiş ona bir bakalım: " Rus yapımı bir oyuncak bebek türüdür. Ahşap el y...