bumerang

Bumerang - Yazarkafe

17 Mayıs 2012 Perşembe

Bir canlıyı hissetmek...

Hamilelik her yönü ile bir kadın için yaşanabilecek en büyük deneyimlerden biri. Birçok açıdan belki hayatımız boyunca karşılaşamayacağımız olaylarla karşılaşmamızı sağlaması ve düşünce yapımız ile bakış açımızı değiştirmesi bakımından paha biçilmez bir deneyim. Özellikle bu dönemi, manevi yolda ilerleme fırsatına çevirebilirseniz, bu dönemde edineceğiniz kişisel deneyimler çok daha değerli oluyor.
İlk olarak, dünyaya bir canlıyı getirmek ve bunun için sizin bedeninizin araç olarak kullanıldığı gerçeğini kabul etmek en büyük manevi adım bence. Yani, karnınızdaki varlığın sizin malınız olmadığını, sadece bedeninizin bu varlığı dünyaya getirmek için bir araç olarak seçildiğini ve doğumdan önce ile sonra tüm süreçlerde size bu canlının emanet edildiği idrakine kavuşmak elde edilebilecek en önemli manevi kazanç sanırım. Tabii bu fikri kabul etmek ya da bu fikre alışmak, içinizde kıpırdanan ve sizinle yaşayan bir varlığı hissettikten sonra oldukça zor oluyor ya da olabilir. Ancak bu manevi yaklaşım, bebeğinizi büyütürken ve özellikle, çocuğunuz artık bir erişkin olduğunda hayatınızı kolaylaştıracak bir yaklaşımdır. Hem çocuğunuzun, hem de sizin hayatınızı kolaylaştıracak bir yaklaşım...
İkinci olarak, bir canlı için her şeyi yapabilme duygusundan bahsetmek gerekir. İçinizde yaşayan ve büyüyen bir varlığın her türlü korunması size bağlı olduğundan, alıştığınız tepkileri veren karakterinizi bir anda başka bir karaktere dönüşmüş bulabilirsiniz ki, bu deneyim de hayli ilginç oluyor ve manen daha değişik bir mertebeye yönelmenizi sağlıyor. Öncelikle şaşırtıcı ama bir o kadar da hayranlık uyandırıcı bir deneyim oluyor. Düşünsenize; aslında çok sessiz ve hakkını aramayan bir kadınken, bebeğinizi hissetmenizle başlayan bir dönüşüm yaşayıp sesi çıkan ve ne olursa olsun bebeğinin hakkını savunan bir insan haline geliyorsunuz. Belki bunu yaşamamış olanlara "Yok artık" dedirtecek bir örnek olmuş olabilir ancak bu durumu yaşamış biri olarak, içimizde aktığına inandığım bu gücün ortaya bebeklerimizle daha güçlü çıktığını söyleyebilirim. Yaşadığınızda gerçekten anladığınız enteresan bir deneyim...
Üçüncü olarak, henüz bizim gibi duyamayan ve göremeyen ve konuşamayan bir varlığın mucizevi bir şekilde duyduğunu, gördüğünü ve konuştuğunu yani iletişim kurduğunu ama bizim bildiğimiz yöntemlerle değil, kendi yöntemleri ile bu iletişimi kurduğunu görmek Allah'ın mucizelerine inancınızı sağlayacak bir deneyim oluyor. "Henüz anne karnında, ne anlayabilir ki?!" diye düşünsek de, inanın onlar içimizde her şeyden haberdar: üzüldüğümüzün, sevindiğimizin, onlarla konuştuğumuzun, dertleştiğimizin ya da bir olayı anlattığımızın hepsinin farkındalar ve en önemlisi, sevildiklerinin veya sevilmediklerinin de farkındalar... O yüzden, rahmimize ilk düştüklerinde dahi onlara bir çiçek gibi davranmalı ve özen göstermeliyiz. Ağzımızdan çıkan her kelamın, yüreğimizden geçen her duygunun farkında olmalı ve onları düşünerek hareket etmeliyiz.
Bu ilk üç manevi deneyim ilk aklıma gelen deneyimler... Dokuz ayı göz önüne alırsak, daha bahsedilecek ve bu sayfalara sığmayacak kadar uzun bir deneyim çıkar. Ama özet olarak söylemek istediğim, hamilelik başlı başına mucizevi bir olay ve her anının tadına varırken aynı zamanda kendimizin ve bebeğimizin bir gözlemcisi olmalı, bu süreci yararlı ve derslerle dolu bir yol olarak görmeliyiz. Böylece edindiğimiz her bir deneyim, ileride bize geri dönüşü olacak özellikler katabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Matruşka bebekler gibi miyiz?

Merhabalar Efendim, Önce başlıkta adı geçen Matruşka ne demekmiş ona bir bakalım: " Rus yapımı bir oyuncak bebek türüdür. Ahşap el y...