bumerang

Bumerang - Yazarkafe

23 Ağustos 2012 Perşembe

Ve gerçekten bitti :))

Dün kızımın kolik ağlamalarının sona erdiği resmi olarak onaylandı: artık kolik ağlamalarımız tamamıyla sona erdi. Dün gece huzursuzdu ve bir uyuyup bir uyandı ancak hiç krize girmedi ve sıkıntısını mızmızlanarak, söylenerek ve daha da güzeli sesler çıkarmaya çalışarak yani vakit geçirerek atlattı. Dün koynuma aldığımda ilk kez benimle gerçek bir iletişime geçtiğini fark ettim. Artık gülümsüyor, "Eka" şeklinde bir sözcükle konuşuyor ve değişik çığlık atma, ses çıkarma denemeleri gerçekleştiriyor. Ah bir de "Kızım dilin nerede?" diye sorup dilinizi çıkardığınızda gülümseyerek yani daha doğrusu size gülerek kendi dilini hafifçe dışarı çıkarıyor.

Çok acayip güzel bir duygu bu. Öyle bir duygu ki, henüz gözünün önündekini seçmeye mecali olmayan bir varlık tam 2.5 ayda iletişim kurabilen, gülümseyen sosyal bir varlığa dönüşmeye başladı. Zevkli olan tüm bu gelişmeleri gün be gün izleyebilmek ve her gün ortaya çıkan değişime ağzı açık bir şekilde ve hayranlıkla şahit olmak... Bilmem onu ne kadar çok sevdiğimi eklemeye gerek var mı :))

Kolik ağlamalarının bitmesinde etkili olan iki şey olabilir: birincisi, 40'ını çıkarmış olması ve ikincisi mamayı değiştirmiş olmamız. Hala anne sütüm az geliyor ve ne yazık ki tek göğüsten geliyor. Ama kızım tek göğüs olsa da çok şükür emmeye istekli ve devam ediyor. Mama olarak daha önce başka bir marka kullanıyorduk ve yaklaşık 2.5 haftadır şu an kullanmakta olduğumuz mamaya geçtik. Mama ismini isteyenler bana özelden mail atabilirler (spitir@gmail.com). Sanırım mamaların gaz yapma durumları da farklı olduğundan kızım değiştirdiğimiz ve şu an kullanmakta olduğumuz mamadan memnun kaldı. Nasıl desem, sakinleşti. Gaz sancıları onu çılgına çeviriyor ve ağlama nöbetlerine neden oluyordu. Şimdi ise, sakin ve vakit geçirmekten keyif alan bir kıza dönüştü.

Bu aralar başka bir derdimiz var ve sonucu ne çıkacak tam olarak bilemiyoruz. Kızım arka arkaya, biri tamamıyla yemyeşil olmak üzere üç-dört kere yeşil kaka yaptı. Bir kez tamamen yeşil renk, diğerleri ise normal kakasının içinde yeşil bölgeler şeklinde... Doktor (ki bu da başka bir mevzu, iyi çocuk doktoru bilen var mı:(( ) gaida testi istedi. Kakasını yaptıktan sonra yarım saat içinde kaka örneğini laboratuvara ulaştıracağız. Bakalım bu çok önemli görevi başarıp kızımızın neyi olduğunu bulabilecek miyiz. Sonuçları elde etmez buradan yazarım. Şimdilik sevgiyle ve mutlu kalın :))

12 Ağustos 2012 Pazar

Benim minik papatyam iki aylık oldu!!!

Evet, varlığı ile bizi şenlendiren minik kuzumuzun doğumundan beri tam 60 gün yani iki ay geçti. Dile kolay iki aydı çünkü hem onun bize alışması için, hem bizim ona alışmamız için oldukça zorlu bir süreçti. Hadi bizim ona alışmamızı saymayacağım çünkü biz ona zaten hazırdık ve alışmıştık daha o gelmeden ama asıl onun dünyaya alışması, bize alışması zordu ve o da bu 60 gün içinde sanırım gerçekleşti. Sanırım diyorum çünkü doğrusunu yine Allah ve kızım bilir. Gözlerinden ve davranışlarından anladığım kadarı ile artık hepimizi tanıyor. Yani annesini, babasını, anneannesini, teyzesini sözün kısası doğumundan beri gördüğü herkesi tanıyor gibi bakıyor. Bu rahatlık çok enteresandır kolik ağlamalarına da yansıdı. Daha önce yazmış olduğum "Kolik mi? O da ne?" yazısındaki surat ifadeleri değişti. Yani artık o çaresiz bakışı atmıyor, korku dolu bir bakışı vardı. İşte o bakış yok oldu sayılır, en azından evde yani kendi ortamında bu ifadeyi takınmıyor artık, artık derken son bir haftadır. Dolayısıyla ağlamalarının şiddeti de göreceli olarak azaldı. Sanırım tam olarak bitmedi ama hafifledi. Bazen ağlamayıp beni şaşırtıyor ve içimden bir ses bu konunun kapanmasına az kaldığını söylüyor.

Kızım Ayşe'ye bakarken dünyadaki milyarlarca insanın bir zamanlar ne kadar savunmasız ve saf olduğunu, o muhtaçlığımızı ve saflığımızı unutarak nasıl da kendimizi dünyanın sahibi sandığımızı düşünüyorum ve dünyaya ilk geldiğimiz halimizi hiç unutmasak, yani hayal bu ya bir şey olsa ve o an hissettiğimiz duygular bize hep hatırlatılsa aynı bencilliklere, ukalalıklara, böbürlenmelere sahip olur muyduk? diye düşünüyorum. Sanırım olmazdık, yani tüm o duyguları hatırladığımız için olamazdık.

Aynı şekilde Ayşe'm bana baktığında, gözlerinin arkasında başka bir dünya görüyorum. Ona sığınak olan, yumuşak ve sıcacık anne karnından çıkıp dünyaya geldiğinde daha önce hayatında hiç bilmediği kokular, sesler, görüntüler görmeye başladı minik kuşum. Bir de hissettiği duygular var tabii. Yani müthiş bir bombardıman... Ve o küçücük bedeni, zihni ve kalbi ile tüm bunları hem anlamaya, hem de tüm bunlara alışmaya çalıştı. Bebekler ağlamayıp da ne yapsın, "ben nasıl bir yerdeyim" diye sızlanmaları ne kadar da normal. Ve sanki ben yaşamamışım gibi konuşuyorum ama hatırlamıyor olmam tüm bu doğum travmasını yaşamadığım anlamına gelmiyor. Hepimiz yaşadık ve o travma hepimizin bilinçaltında apaçık duruyor. Hayatımızın tümünü etkileyebilecek ilk satırlar orada atılıyor ve bunları düşünerek kızımın güzel satırlar yazmasını sağlamaya çalışıyorum. Herkese dediğim gibi, o satırların güzel olup olmadığını yine kızım söyleyecek büyüyünce, o güne kadar yine ben elimden geleni yapmaya çalışacağım. Hatasız kul olmaz misali tabii ki hatalarım olacak. O hataların etkileri de Ayşe'min hayattaki sınavlarını oluşturacak ;)) Müthiş Yaratıcı'dan müthiş bir sistem :))))

Matruşka bebekler gibi miyiz?

Merhabalar Efendim, Önce başlıkta adı geçen Matruşka ne demekmiş ona bir bakalım: " Rus yapımı bir oyuncak bebek türüdür. Ahşap el y...